ATATÜRK'ÜN RİZE'Yİ ZİYARETİ

İstiklal Savaşının kazanılmasından sonra 29 Ekim 1923'de Cumhuriyet ilan edilmiş ve İstiklal Savaşının önderi Gazi Mustafa Kemal Paşa Cumhurbaşkanı seçilmişti. Osmanlı döneminde Lazistan Sancağı'nın merkezi olan Rize kazası 20 Nisan 1920'de bir vilayet haline getirilmişti.

Cumhuriyetin ilanından on ay sonra 29 Ağustos 1924'de eşi Latife hanımla bir yurt gezisine çıkan Gazi önce Dumlupınar'a oradan da Bursa yolu ile Mudanya'ya gitmişti. Buradan Hamidiye zırhlısına binen Gazi İstanbul'a uğramadan Boğazlardan geçmiş ve 15 Eylül'de Trabzon'a varmıştı.

Büyük bir coşku ile karşılandığı Trabzon'da iki gün kalan Gazi 17 Eylül Çarşamba günü öğleden sonra Hamidiye zırhlısı ile Trabzon'dan ayrılarak Rize'ye doğru yola çıkar ve saat 17.00 sularında Rize'ye ulaşır. Rize yalısına toplanan halk büyük bir şenlik yaparak Cumhurbaşkanını beklemektedir. Denizin oldukça dalgalı olmasına rağmen başta vali ve belediye başkanı olmak üzere bir kısım ahali motor ve kayıklara binerek Hamidiyenin güvertesindeki İstiklal Savaşının muzaffer kumandanı, Cumhuriyetin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı olan Gazi Mustafa Kemal Paşa'yı karşılamaya gider. İskeleye çıkan ve Rize'de adı verilen bir çeşme ve yeni yapılan bir caddenin açılışını yapan Gazi o gece Rize eşrafından Mataracı Mehmet Bey'in konağında misafir edilir. Halk Gazi'nin Rize'ye gelişi için yaptığı coşkulu kutlamalarla gece de fener alayı düzenleyerek devam eder.

Gazi'nin Rize'yi ziyareti esnasında Pazar ve Rize Müftülerinin başkanlık ettiği bir hocalar heyeti Gazi'nin huzuruna çıkarak ondan kapatılan medreselerin tekrar açılmasını talep ederler. Bu heyete memleketin şimdiye kadar uğradığı felaketin sebebi olan medreselerin tekrar açılmayacağını ve millete mektep lazım olduğunu yüksek bir sesle söyleyen Gazi, Rize'den Başbakan İsmet Paşa'ya Rize Lisesi'nin ihya edilmesi için bir telgraf gönderir ve 18 Eylül'de Hamidiye zırhlısına biner, Rize'den ayrılarak Giresun'a gider.

25 Kasım 1925 yılında yürürlüğe giren şapka kanunu bazı mihrakların kışkırtması ile yer yer isyanlar çıkmasına neden olmuştu. Bu bölgelerden biri de Rize'ye bağlı Güneysu ilçesi idi. Aralık ayında başlayan olaylar silahlı grupların hükümet dairelerini ve jandarma karakolunu basması ile tırmanmıştı. Rize'de olaylar patlak verdiğinin duyulması üzerine Hamidiye zırhlısı derhal bölgeye gönderilmiş ve alınan sıkı tedbirler sayesinde isyan kısa sürede fazla yayılmadan bastırılmıştı. Özellikle Hamidiye'nin toplarının gürlemesi kışkırtıcıların daha fazla taraftar bulmasını önlemiş ve silahlı grupların silahlarını teslim etmelerinde önemli etken olmuştu. Olaylardan sonra Ankara İstiklal Mahkemesi 10 Aralıkta Rize'ye gelmiş ve 143 sanıklı davada yargılama 3 gün sürmüştü. 14 Aralık'ta açıklanan kararda isyanın elebaşlarından 8 kişi idama mahkum edilmiş, cezaları infaz edilmiş ve Cumhuriyet idaresinin gücü ve dirayeti sayesinde Rize bölgesi kısa sürede sükunete kavuşmuştu.

1933'de yayınlanan bazı vilayetlerin kaldırılması ve bazılarının birleştirilmesine ait bir kanunla Artvin'e bağlı Yusufeli kazası ayrılıp Erzurum Vilayetine bağlanırken diğer kazaları ile birlikte Artvin Rize'ye bağlanmıştı. Bu durum 1935 yılında çıkartılan bir kanunla Arhavi ve Hopa ile birlikte Artvin tekrar Rize'den ayrılması Erzurum'dan alınan Yusufeli ile birlikte merkezi Artvin olan Çoruh Vilayeti'nin yeniden kurulmasına kadar devam etmiş ve bu tarihe kadar bölgenin merkezi olmaya devam eden Rize bu tarihten sonra bugünkü coğrafi sınırları içinde il olarak kalmıştır.

RİZE MENÜSÜNE DÖNÜŞ